vasilissa
Mesaj Sayısı : 8 Kayıt tarihi : 12/04/10
Rol Puanı Ro Gücü: (60/100)
| Konu: vasilissa- Rosalie Stanislov'un doğumu Perş. Nis. 15, 2010 3:11 pm | |
| İyi denemeyecek bir çocukluk geçirmiştim. Çocukluğumda yaşadıklarım beni herkesten farklı kılıyordu. Çok zor bir dönemde doğdum sanırım çünkü ailem beni istemiyordu. Doğduğum günden birkaç gün önce babam bir strigoi olmuştu. Yani büyük bir kargaşanın ortasındayken dünyaya geldim. Babamı çok seven dampir annem, babamın bir strigoi olmasını kaldıramadı ve birkaç gün sonra o da bir strigoi oldu. Bütün bunlar benim hayata gözlerimi açtığım ilk günlerde yaşadıklarımdı. İnsan zaman geçince hayatı düzelir sanıyor ama olmuyor. Benim hayatım ise bunun bir kanıtı. Ailem beni bıraktıktan sonra başka akrabam olmadığı için yetimhaneye götürüldüm. Anlayacağınız yetimhane benim yuvam oldu. Yetimhanedeyken pek sevilmezdim. Çünkü farklıydım. Diğerlerinden daha güzel, güçlü ve yetenekliydim. Ama bütün bunlar benim için hiçbir şey ifade etmiyordu. Bunun sebebi çok az sevgi görmemdi. Bana tek sevgi gösteren kişi yetimhane müdürüydü. Gerçi onun da beni neden sevdiğini bilmiyordum, daha doğrusu onun için ne ifade ettiğimi...Çok çalışkan bir kız değildim. Derslerim ne iyi ne de kötüydü. Sadece bedensel çeviklik ve kuvvet gerektiren derslerde iyiydim. Neden bu kadar güçlü ve farklı olduğumu bilmiyordum. Çünkü kimse 11 yaşıma gelene kadar bana bir dampir olduğumu ve aileme ne olduğunu söylememişti. O adam gelmeseydi sanırım sonsuza kadar bunu öğrenemeyecektim. O gün hayatım değişmişti. Hava bize inat buz gibiydi. Etrafta hiç ses yoktu. Odamın penceresinden bahçeyi izliyordum. Birden bu sessizliği bıçak gibi kesen bir ses duyuldu. Bu ses dikkatimi çekti ve pencereden gelen arabaya baktım. Sadece dergilerde göreceğiniz cinsten son model ve pahalı bir arabaydı. Şİmdi daha da meraklanmıştım. Hem arabayı bu kadar hızlı süren hem de bu kadar pahalı bir arabayı alabilecek kişi acaba kimdi. Arabanın kapısı açıldı, içinden son derece hızlı bir şekilde, zengin giyimli, 30-35 yaşlarında gösteren, yaklışıklı denebilecek bir adam indi. Birden garip bir duygu hissettim, bu duygu benim için farklıydı. Birisini tanıyor olabilme hissinden bahsediyorum. Bu adamı tanıyordum ama nerden olduğunu bilmiyordum. Çünkü doğduğumdan beri yetimhanedekiler dışında hiç kimseyi görmemiştim. Bu adamı daha yakından görmek istiyordum. Üstümü başımı düzeltip odadan ayrıldım. Sanki geziyormuş gibi görünerek koridora çıktım, rotam müdürün odasıydı. Her zaman yaptığım gibi yine kapıyı dinleyecektim. Kötü bir huy olduğunu biliyorum. Yürümeye başladım. Aman tanrım o adam karşıdan geliyordu. Ona dikkat etmediğimi belli ederek o tarafa yürüdüm. Gözlerimin keskinliği sayesinde fazla bakmadan onu incelemiştim. Bu bana yetti. Vücudu kaslıydı, hayır sadece kaslı denemez aşırı kaslıydı. Yüz hatları sertti. Boyu çok uzundu. Masmavi gözleri, beyaz bir teni ve simsiyah saçları vardı, saç kesimi gerçekten çok hoştu. Utanmasam ondan hoşlandığımı söylerdim. Açıkçası kısa bir süre için de olsa başımı döndürmeyi başarmıştı. Hemen kendimi topladım ve yürümeye devam ettim. Bir tur atıp, o adamın müdür odasına girdiğinden emin olduktan sonra, ben de peşinden gittim. Kapıya iyice yaklaşıp dinlemeye başladım. Kulaklarımın keskin olması söylenenleri kolayca duymamı sağlıyordu. Adamın adının Gregori Cheslav olduğunu öğrendim. Daha sonra müdüre burada kalan çocukların listesini görmek istediğini söyledi. Müdür ona listeyi verdi. Gregori, tek tek tüm çocukları inceledi, en sonunda bir çocuk dikkatini çekti sanırım, çünkü önce duraksadı ve dikkatle bir yere baktı. Kime baktığını göremiyordum, ama sesini duyabiliyordum. "Rosalie Stanislov'u görebilirmiyim?" dedi. Çok şaşırmıştım çünkü neredeyse hiç kimse beni almak istemiyordu. Bunun sebebi farklı olmamdı. Ama bu adam çok ciddi görünüyordu. Müdürün beni çağırmak için telefona uzandığını fark edince odama doğru koşmaya başladım. Uzun bacaklarım koşmama yardımcı oluyordu, gerçekten çok hızlı koştuğumu söyleyebilirim. Müdürün telefonuna yetiştim. Beni odasına çağırdı, yine koşmaya başladım, çok heyecanlanmıştım. Kapıyı çalıp, içeri girdim ve Gregori Cheslav denen adamın karşısına oturdum. Gregori bana o kadar sevgi dolu bakıyordu ki gerçekten meraklanmıştım. Bu adam belki de farklılığımı sevmişti, onu bana çeken farklı olmamadı bence. Müdüre bakıp beni evlat edinmek istediğini söyledi. Onun, sebebini bilmediğim heyecanını hissedebiliyordum. Sanırım size söylemedim, ben insanların ne hissettiklerini ve ne düşündüklerini duyabiliyorum. Ancak bu adamın düşüncelerini duyamıyordum. Sadece onun hislerini fark edebiliyordum. Odada başka bir his daha vardı, korku... Müdür korkmuştu, sanırım adam ona da garip gelmişti ve beni çok sevdiği için güvenmeyeceği birine vermek istemiyordu. Ona, beni neden istediğini ve kendisine güvenip güvenemeyeceğini sordu. Adam, beni neden istediğini söylemedi, ancak güvenilir biri olduğunu, beni hiç üzmeyeceğini ve çok seveceğini söyledi. Müdür ona hala güvenmiyordu ama bana fikrimi sordu. Ben de adama dönüp beni neden istediğini söylemesini istedim. Ben farklıyım, daha önce kimse beni istemedi, dedim. O bana yine içimi ısıtarak baktı. Sanırım terlemeye ve heyecanlanmaya başlamıştım. Bunu fark ettiğini hissediyordum. "Korkma,sana çok iyi bakarım. Hem ben seni tanıyorum sen de beni. Anlaşmamız zor olmaycaktır." dedi. Dediğinden hiçbirşey anlamadım ama onunla gitmek istiyordum. İçimdeki o saçma ses de bana git diyordu. Müdüre Gregori Cheslav ile gitmek istediğimi söyledim. O da gönülsüz bir şekilde kabul etti. Cheslav'a, ne zaman gideceğimizi sordum, bana arkadaşlarımla vedalaşıp, eşyalarımı toplamamı söyledi. Ona yüzümde çarpık bir gülümsemeyle hiç arkadaşım olmadığını ve en fazla 5 dk içinde toplanabileceğimi söyledim. O da, odama gelmek için benden izin istedi. Onun yanında rahat ve hızlıca toplanamayacağımı biliyordum, ama kabul ettim. O da benim gibi farklıydı, çok hızlıydı, bunun sebebini sordum. Bana konuşacak çok zamanımızın olacağını söyledi. Bu sırada odama varmıştık. Hızlıca eşyalarımı topladım, bu sırada da göz ucuyla Gregori'nin hızıma karşı şaşırıp şaşırmadığına baktım, hiç şaşırmamıştı. O da farklıydı bunu biliyordum. Beni uğurlamaya sadece müdürümüz geldi. Cheslav'ın son model arabasına atlayıp, yola koyulduk. Yoldayken bana herşeyi anlatmasını istedim ve o da bunu kabul etti. Bu kadar kolay olmasına şaşırmıştım.Anlatmaya başladı. "Dünyada insanlar yaşıyor. Tabii sen bunu biliyorsun ama bilmediğin bir şey daha var. Evrende insanların dışında başka yaşam şekilleri de var. Şimdi iyi dinle hayatını, kim olduğunu ve asıl dünyanı sana anlatayım. Dünyadaki diğer yaşam şekli ise vampirler, tabii vampirler de kendi aralarında gruplara ayrılıyorlar. Bunların iyi olanlarına moroi deniyor, moroilerle beslenen kötülere de strigoi ve bir de dampirler var onlar ise yarı insan yarı vampir oluyor. İşte sen bir dampirsin. Ailen sen doğduğunda strigoiye dönüştüler, bunun sebebini bilmene gerek yok, kötü bir hikaye çünkü. Hep farklı olmanın sebebi buydu. Güçlüsün, hızlısın, dikkatli ve güzelsin. Belkide insanların hislerini ve düşüncelerini duyabiliyorsun. Bu senin dampir olmandan kaynaklanıyor. Ben ise bir moroiyim. Moroi kraliyet ailesindenim. Annen benim gardiyanımdı. Baban ise bir aile dostumuzun çocuğuydu. Babanın ailesi çok güçlü, tanınmış ve zengindi. Annen ise çok yetenekli ve güçlü bir dampirdi. Yani tüm özelliklerini ailenden almışsın. Senin onlar hakkında bilmeni istediğim tek şey, onların seni ve birbirlerini çok sevdiğidir. Onların strigoi olduklarını duyunca çok üzüldüm çünkü ikisini de çok severdim. Öldüklerinde bir çocukları olduğunu bilmiyordum. 4 yıl önce bir rüya gördüm ve içimden bir ses ölen ailenin dosyasını açıp bakmamı söyledi. Hemen kalkıp baktım ve bir de ne göreyim, bir çocukları varmış. Bunu bilseydim seni daha önce bulurdum. Senin varlığını öğrendiğim gün tüm yetimhaneleri aramaya başladım. Ölmüş olabilirdin ama bu ihtimali düşünmek istemiyordum. Aramaya hiç son vermedim ve işte bugün, bugün seni buldum. O kadar mutluyum ki anlatamam. Seni hep koruyacağımdan emin olabilirsin. Eğer istersen seni dampirlerin bir gardiyan olarak yetiştiği okula yollayabilirim. Bundan sonra ben senin velin olacağım. Baban sayılırım. Aslında daha yeni, vaftiz baban olduğumu öğrendim. Seni seviyorum kızım." dedi. O konuşmasını bitirince gözyaşlarıma engel olamadım. O okula gitmek istediğimi söyledim. O günden sonra onunla kalmaya başladım. Yaklaşık 1-2 hafta sonra okula başlayacaktım. Ancak talihsiz bir olay biricik vaftiz babamı elimden aldı. Gregori o gece beni korumak için ölmüştü, aslında öldürülmüştü bir strigoi tarafından. Bu olay strigoilere olan öfkemi daha da artırdı. Onun vefatından sonra çok iyi bir gardiyan olmaya yemin ettim. Tüm strigoilerin kökünü kurutana kadar durmayacaktım. Bunu biliyordum. Zaten kimse beni durduramazdı. | |
|
dominic
Rp Yaşı : 23 Mesaj Sayısı : 3 Kayıt tarihi : 28/05/10 Yaş : 35 Nerden : beşiktaş
| Konu: Geri: vasilissa- Rosalie Stanislov'un doğumu Ptsi Mayıs 31, 2010 4:50 pm | |
| cok guzeldı gercekten | |
|
Rosalie Runway
Rp Yaşı : 17 Mesaj Sayısı : 11 Kayıt tarihi : 23/04/10 Yaş : 29 Nerden : BLk..!
Rol Puanı Ro Gücü: (75/100)
| Konu: Geri: vasilissa- Rosalie Stanislov'un doğumu Salı Haz. 01, 2010 8:00 pm | |
| Afedersin ama sanırım puanlatılmak için konulan rplere yorum yapılmıyo düzeltirsen sevinirim | |
|
Agnessa Collins Moroi Prensesi
Gardiyanı|Moroisi : Julian. Özel Yetenek : İkna yeteneği. Rp Yaşı : 20. Mesaj Sayısı : 77 Kayıt tarihi : 08/09/09
Rol Puanı Ro Gücü: (100/100)
| Konu: Geri: vasilissa- Rosalie Stanislov'un doğumu Çarş. Haz. 09, 2010 5:38 pm | |
| | |
|
vasilissa
Mesaj Sayısı : 8 Kayıt tarihi : 12/04/10
Rol Puanı Ro Gücü: (60/100)
| Konu: Geri: vasilissa- Rosalie Stanislov'un doğumu Perş. Kas. 04, 2010 8:41 pm | |
| | |
|