Vasili, Rusya - Petersburg'da büyük annesiyle yaşamakta olan ufak bir çocuktu. Küçüklüğünde ekonomik koşulların son derece yetersizliği ve anne-baba sevgisinden mahrum kaldığı için oldukça sessiz, sıkılgan ve kendi halinde; kısacası zavallı bir çocuktu ama olayların akışı bunlarla sınırlı değildi. Beşinci yaş gününe iki gün kala hayattaki tek akrabası, ona değer veren tek kişi olan büyük annesi de ölünce çaresizlik tüm benliğini sardı ve tam anlamıyla o küçük yaşında dibe vurmuşluğu hissetti. Ancak kaderin oyunu bunlarla sınırlı değildi. Kendisini evlat edinen ailenin biraz tuhaf davrandığını ve bir şeylerden saklandığını düşünüyordu. Saklanılan şey ise büyük bir mafya çetesiydi. Bu çiftin katil olabileceği aklına bile gelmemişti. Çiftin Öldürdüğü kişiler ise: Rus Mafyasının önde gelen çete liderlerinden birinin akrabası idi. Ağır bir yük ama bu yükü omuzlamışlardı ve sonunun da ölüm olduğu kesindi. Vasili' in altıncı yaş gününde harika bir sürpriz ile ortaya çıktılar. Sürpriz ise Vasili' i neden evlatlık edindikleri ve aslında kim olduklarını anlatmaktı. Vasiliyi normal bir çift gibi görünebilmek için evlatlık edinmişlerdi. Eh Vasili 'de hediye beklemiyordu zaten. Bu küçük yaşında bile dışarıdaki işlerin tümü ona sırtlanmıştı. Parayı nereden mi buluyorlardı? Her ay kahverengi paltolu bir adam elinde bir paket ile geliyordu. Adamın yüzündeki şapka bütün yüzünü kaplayacak şekilde büyüktü. Bir gün Vasili anlamadığı bir şekilde evden kovuldu. Güneşin batımına doğru dışarıdaki sessizlik ve karanlıktan korkup eve dönmüştü. Eve döndüğünde ise gördüğü tek bir şey vardı, oda üvey anne ve üvey baba dediği kişilerin kanlar içinde yerde yattığı. Altı yaşındaki bir çocuk için üzülmek kavramı pek önemli olmayabilir. Altı yaşındaki bir çocuk her an her şeyden küçük bir mutluluk çıkartıp eğlenebilecek bir şey bulabilirdi. Eğlenmek Vasili' in yaşadıklarından pek de normal olmuyordu ancak şu anda gözlerinin önündeki tabloya üzüldüğünü pek söyleyemezdi ama korku ve telaş içindeydi. Ne yapmalı idi? Polis'e mi haber vermeli yoksa buralardan kaçıp gitmeli mi idi? İçeriden gelen sesleri ve loş ışık ardındaki gölgeyi gördü. Gölgedeki kişinin elinde bir bez vardı ve hem yüzünü hem de silahın kabzasını temizliyordu. İşte şimdi korku ve telaşına biraz daha eklendi. Küçük bir çocuktu ama yüz yüze gelseler onu da öldürmek zorunda kalırdı. Ya da adrese teslim iyi bir tehdit ama Vasili bunları düşünürken adam çoktan içeriden çıkmış ve Vasili ' ile karşı karşıya gelmişti. Adam beze sarmış olduğu tabancayı yere atmış idi. Bu durum Vasili 'i rahatlatmış ancak adam Vasili 'i görünce yerdeki silaha tekrar sarılmıştı. Bunu gören Vasili koşabildiği kadar hızlı bir şekilde Rusya'nın ara sokaklarına çıktı. Altı yaşındaki bir çocuk ne kadar hızlıysa Vasili' de o kadar hızlıydı. Altı yaşındaydı ama boyu çok uzun değildi. Bu yüzden saklanabilmeyi bir yetenek haline getirebilirdi. Kilo deseniz çıtı pıtı bir çocuktu, üflesen uçar misali… Arada bir arkasına bakıyor peşinden gelen adamın:
””ыдержали увеличение никогда вы не являетесь вероятным предметом отвратительным.”” ** Dur Artık Seni Lanet Olası Hiçbir Şey Yapmayacağım… **
Dediklerini duydu ancak bunları söyleyen biri neden koşarken adımlarını hızlandırsın. Ya ölecekti ya da tehdit yiyecekti ama Vasili bu ikisine de yakalanmak istemiyordu. Bu adamla hiç muhatap olmasa çok daha iyiydi. Sessizce koşuyor kalabalıkta saklanacak bir yerler arıyordu. Ortalık bu kalabalığa rağmen çok sessizdi. Hiç denecek kadar az değil ama gürültü çıkaracak kadarda değil. Sebebi ise belli idi: Buralarda çok dikkat çekersen sonucunda ya haraca bağlanırsın ya da istenileni yapmadığın için ölürsün. Anlaşılacağı kadarıyla burası Rus Mafyasının bölgesiydi. Bu küçük çocuktaki sessizliğin sebebi ise korkunun verdiği adrenalinin konuşmasını engellemesi idi. Sessizliğini koruyor ama koşmasını hiç yavaşlatmıyordu. Birkaç bina arasına girmeyi denedi ama arkadaki adamla aralarında pek fazla mesafe yoktu. Mesafeyi koruyan şey ise sadece Vasili’ in boyunun kısa olmasıydı. Bu sayede Vasili hızını koruyor adam ise yerlere bakıp çocuğu geçtim mi endişesiyle aranıyordu. Vasili bu sokağı iyi tanıyordu ne de olsa alış verişlerin hepsini o yapıyordu. Dışarıda gezmesi için buradan başka bir yere izin verilmiyordu. Koşuşunu hızlandırmaya çalışıyor ama gittikçe yorgunluğu artıyor ve soluklanması gerektiğini anlıyordu. Bu kadar mesafeyi koşmasındaki sebep ise yine korkunun verdiği adrenalin idi ama bu adrenalinde bir yere kadar değil mi? Koşmayı bırakması gerektiğini patlamak üzere olduğu dalağından anlamıştı. Sokağın bittiği yer burası idi. Köşeyi döndüğünde kaslı ve sert bir adam Vasili’ i omzundan tuttu ve yüzünde küçük bir tebessümle konuşmaya başladı:
“ İngilizce biliyor musun evlat? Evlat sana diyorum, İngilizce? “
Çok hızlı ve Vasili’ in bilmediği bir dilde konuşulmuştu. Vasili kafasını hayır dercesine sallıyordu ama aslında adamın ne dediğini anlamıyordu. Oda anlamadığını belirtmek istiyordu. Vasili başını öne eğdi ve gözünden dökülen yaşlarla yeri izlemeye koyuldu. Yerdeki betona bakıyor gözlerinden akan yaşları silmek için elini kaldırmaya çalışıyordu ama karşısındaki adam Vasili’ in omuzlarını sıkıyor ve hareket etmemesini sağlıyordu. Adam gittikçe sinirleniyor ve Vasiliyi sarsıyordu. Adam sinirden nefes alamaz ve kızarmış hale gelmişti. Elini tam kaldırıp Vasili’ in suratına geçirecekken Vasili’ in kaçtığı adam sokaktan köşeyi döndüğünde Vasili ve adamı gördü. Vasili’ i kovalayan adam tam silahına el atmıştı ki kafasına yediği bir kurşunla yere serildi. Vasili hemen kafasını yerde yatan adama çevirdi. Çok korkuyor ve gözyaşları son sürat akmaya devam ediyordu. Önüne döndüğünde az önce Vasili’ i tutan ve sarsan adamın elinde tabancayı gördü. Tabancanın ateşiyle silahtan küçük bir duman huzmesi yükselmiş ve bir anda yok olmuştu. Tabancayı kullanan adam Vasili’ i kolundan tutup gittiği yöne çekmeye başladı. Kaldırımın üstünde hızla yürüyorlardı. Vasili’ i çeken adam silahı beline koydu ve kaldırımın sonuna geldiklerinde beraber beklemeye koyuldu. Yolun başında görülen siyah bir araba hızla kendilerine doğru geliyordu. Araba ani frenin lastik ve yol temasında çıkardığı kulak tırmalayıcı sesle durdu ve kapı açıldı. Adam Vasili’ i arka kısma fırlattı. Havada uçuşan bir toz gibi arka koltuğa uçtu. Deri koltuklara yüzü yapışmış ve hemen o anda adamın biri Vasili ’i düzeltmişti. Vasili kafasını kaldırıp arabadakilere baktı. Arabada direksiyon koltuğundaki adam kahkahayla gülmeye başlamış ve Vasili’ in anlamadığı bir dilden bir şeyler söylüyordu. Cümlesini bitirdikten sonra arabadakilerin hepsi kahkaha ile gülmeye başlamıştı. Şaşırmış ve korkar bir biçimde oturduğu yerde koltuğun arasına giren Vasili adamlara anlamsızca bakıyordu. Bütün herkesi sırayla süzüyor bellerindeki silaha bakıyordu. Yanındaki adam Vasili’ in yüzünü kendine çevirdi ve boğazına bakınmaya başlamasıyla onaylarcasına kafayı sallaması bir olmuştu. Vasili’ i bulan ve onu katilden kurtaran adam ön koltukta oturuyor ve yola çıkması için işaret ediyordu. Araba ani bir şekilde yola fırladı ve son sürat hızla yolda ilerlenmeye başladı. Vasili’ in boyu o kadar kısaydı ki ön camdan yolu göremiyordu. Korkudan dolayı kalkıp bakmaya cesaret edemiyordu da zaten. Araba çok hızlı bir şekilde sağ taraf döndü ve bir garajın içine girdi. Garajda bir yere park edildi ve arabadaki Vasili de onlarla birlikte olmak üzere herkes aşağıya indi. Vasiliyi kurtaran adam arkadaşına döndü ve konuşmaya başladı:
“ Çocuk Rus. İngilizce bilmiyor. Ben ne dersem çevir.”
Sert ve emir verircesine söylenmiş bir cümle idi. Anlaşılan bu adam diğerlerine söz geçirebilecek kadar üstleri idi. Adam onay beklemeden Vasili’ i kolundan tuttu ve karşısına çekti. Parmağını kaldırdı ve uyarırcasına salladı. Konuşmaya başlamadan önce arkadaşına döndü ve başıyla Vasili’ i işaret ederek konuşmaya başladı:
“ Bak evlat! Senin hayatını kurtardım ve sen bana borçlusun. Bizler borcumuza sadık insanlarızdır. Borcumuzu ödemeye ve borcumuzu almayı görev biliriz. Görevini yerine getiremeyen birine de uygun cezayı veririz. Sende borcunu ödemek istersen biz sana yardımcı oluruz. “
Adam konuşmaya başlamıştı ama Vasili hiçbir şey anlamamış adama öylesine bakıyordu. Adam arkadaşında döndü ve çevirmesi için işaret etti. Adamın arkadaşı ise Rusça Çeviri ile olayı anlattı. Vasili düşünmeye koyuldu böyle bir durumdan kurtulması imkansız idi. Biliyordu kabul etmez ise ölecekti. Çare bulamayacağını anladığında ise kafasını onaylarcasına salladı. Bu iki adamında hoşuna gitmişti ki ikisi de pis sırıtışlarını birbirlerine çevirmişlerdi. Bu işleri başına açan adam tekrardan lafa girdi:
“ Bak şimdi evlat! Ben bir avcıyım. Nasıl bir avcıyım biliyor musun? Küçük ve yetim çocukları yani annesi ve babası olmayan kimsesiz çocukları alıp eğitiyorum. Kötü bir şey yaptığım yok yani. Bir nevi öğretmen sayılırım. Bu günlerde keskin nişancı arıyoruz. Şimdi bulamıyorsak sonra bulmamızda zorlaşır. Umarım bu görevde başarılı olursun. Hatta ummuyorum. Olacaksın! Tabii ölmek istemiyor isen.
Devamı Var!