Adı dark olmasına rağmen karanlıkdan nefret ediyordu.Şimdi de karanlıkda kalmış kendini bütün gücünden yoksun hissediyordu.Ona tüm acıları çektirmelerine katlanabilirdi ama gözlerini bağlamaları onu hırçınlaştırıyordu.Kendine geldiğinde eli kolu bağlı gözünde bir bant tamamen tehlikesiz bir durumda olucağını hiç hayal etmemişti.Nerede olduğunu,buraya nasıl geldiğini ve kendisini yakalayanların kim olduğunu düşündü.En son moroi kanı için gezindiğini ve daha önce karşılaşmadığı bir gücün onu nasıl etkisiz hale getirdiğini hatırlayınca birden ürperdi. Neler olduğuna anlam veremiyordu kendisini hep yenilmez olarak görür hiçbir şekilde ele geçirilemez zannederdi.Şimdilik bu düşüncelerinden sıylırması gerekiyordu,öncelikle buradan nasıl kurtulurum onu düşündü ama gözleri kapalıyken hiçbir şey algılayamıyordu. Gözleri her strigoi için olduğu gibi kendisi içinde çok önemliydi hatta görülmemiş güçlere sahipti gözleri, şimdi onlardan yoksun oluşu düşmanlarının kendisini ne derece tanıdığının göstergesiydi ama o onlar hakkında fazla bir şey bilmiyordu.
Tüm gücüyle bileklerini kendisine doğru çekti acı çekmiyordu, duygudan yoksundu ancak bunun bir işe yaramadığını anlamayacak kadar aptal değildi.Tam o sırada bi ses duyduğunu zannetti, Bir avcının avını kaçırmamak için takındığı sessizlikle gelen sesi dinlemeye çalıştı.Tak tak tak, Anladığı kadarıyla bunlar ayak sesleriydi.İki kişi aşağıya iniyordu. Gelenlerden birinin diğerine''Efendim burası moroi kraliyet zindanlığının en güvenli yeridir ama yinede dikkatli olun'' dedigini duydu. Moroi kraliyet köşkünün zindanı . Buraya daha önce bir kez geldiğini anımsadı. O zamanlar çok küçüktü, tüm evrene akrabaları hakimdi,ancak hatırladığı akrabaları şimdiki strigoilere benzemiyordu.O zamanlar kimse strigoilerden korkmaz hatta derin bir bağlılık duyardı.Ta ki o Elijah denen kötülükler tanrısı gelene kadar.O geldiğinde tüm strigoileri esir almıştı ve kralla bir anlaşma yapmak istiyordu.Anlaşmanın tüm maddelerini kendisi belirlemişti.Tüm strigoiler onun emrinde çalışacak,benlikleri ellerinden alınacak ve evrene kötülük saçıcaklardı.Kral Leon'un anlaşmayı kabul etmekden başka çaresi yoktu.Ama Leon akıllıydı tüm gücü Elijah’a bırakmak istemiyordu ve ona bir şart koştu bütün bunların karşılığında halkıma Ölümsüzlük vermelisin dedi.Elijah bunu düşününce ölümsüz bir hizmetkar ordusu çok cazip geldi ve tüm strigoileri duygusuz ve ölümsüz birer yaratığa dönüştürdü.Duygudan yoksun tüm strigoiler köyden kaçarak ormanlara kötülüğün kol gezdiği yerlere yerleşti. O günden bu yana Dark köye hiç girmemişti ancak buranın köşkün zindanı olduğuna emindi.
Ayak sesleri iyice yaklaştı ve kapı birden açıldı.Dark tüm zayıflığıyla bir moroinin önünde kalma fikriyle büsbütün sinirlendi.Gelen kişi onu görünce korku dolu ve bi o kadarda iğrenç olduğunu belirten birkaç ses çıkardı.Dark ses tonundan onun bir gardiyan olmadığını anladı bir kız sesiydi bu ama bir kızın zindanda onunla ne işi olabilirdi. “ Kimsin sen! “ diyebildi sonunda.
- Ben Moroi prensesi.
Dark cevap vermedi, onu nasıl kandırabiliceğini düşünüyordu. Karşısındakinin bedeninden aldığı kokularla onun merak içersinde olduğunu anlayabiliyordu.
-Demek halkımıza korku salan ucube sensin.Çok daha korkutucu olduğunu sanıyordum ama bir ucubeden farkın yok.Dark birden kızın ellerini ensesinde hissetti buna inanamıyordu. Hiç birşey yapmasına gerek kalmadan kız onun en tehlikeli silahını serbest bırakıyordu. Belli ki onun gözlerinin tehlikesinden habersizdi.Dark’ın gözleri artık açıktı ,yine ne kadar güçlü olduğunu hissetti, kaybettiği güveni geri gelmişti.Etrafına bakındı burası bütün tehlikelere karşı yapılmış en tehlikeli suçluların tutulduğu zindan olmalıydı.Bunu fark edince kendisiyle gurur duydu.Kız artık önündeydi birazdan olacaklar için kıza hiç üzülmedi zaten üzülemezdi bunu yıllar önce kaybetmişlerdi.Kız Dark’ın gözlerine bakınca tüm benliğiyle artık Dark’ın emrindeydi. İşte Darkı özel kılan yeteneği buydu; istediği herkesi gözleriyle etkisi altına alabilrdi.Bunu sadece bir kez yapamadığını düşündü. Burada yakalanmış bir biçimde tutulduğuna göre bu gücün işe yaramadığı biri olmalıydı. O gelmeden buradan çıkması gerekliydi eğer tekrar karşısına çıkarsa onunla baş edemeyeceği hissine kapıldı.Kıza kollarını çözmesini emretti.Herhangi bir zihin tepkisi görmedi belli ki kız beynini çok fazla kullanmıyordu ve zihin kendi başına hareket etmeyi öğrenememişti. Kolları ve ayakları serbest kaldığında şu ana kadar bulunduğu kötü durumdan dolayı düşünemediği açlığı aklına geldi. Kıza son kez o anda baktı. Sonuç kaçınılmazdı.
Zindandan çıktığında aldığı taze kanında etkisiyle tüm algıları açıldı.Böyle bir yaratığın karşısına çıkmak istemeyeceğini düşündü.Zindan beliki en alt kattaydı,daha aşağıya inilmiyordu.Taşların soğukluğu gerginliğini dahada arttırdı,tam çıkmak üzereyken orada bir meşalenin olduğunu farketti. Bunu buraya kızın bırakmış olduğunu düşündü.Ama nasıl yakması gerektiğini bilmediği için onu yere attı. Sessizce yukarı çıkmaya başladı,birden bir şeye takılarak tökezledi karanlıkta ne olduğunu algılayamadı, el yordamıyla takıldığı şeyi buldu; bu bir şişdi.Neden burada olduğunu bulması uzun sürmedi; gözlerini oymak için kullanılıcaktı, işe yarar düşüncesiyle onunla yoluna devam etti. Az daha yukarda bir kapıyla karşılaştı. Kapının arkasına kulak kesildi iki gardiyanın konuştuklarını duydu onlar kolay lokmaydı ama kaçtığı anlaşılırsa tüm gardiyanlarla başa çıkmak onu yoracaktı ve kaçması için gerekli olan gücü bulamayacaktı.Aslında kendine itiraf edemediği bir şey daha vardı. İsmini bilmedği güçlerininin sınırlarını kestiremediği bir düşman onunla şuan karşılaşmak istemiyordu.Ama daha sonra onun için geri dönecekti.Tüm bunları düşünürken aniden kapı açıldı, hemen kapının arkasına saklandı. Anlaşılan kız zindanda uzun süre kalınca gardiyanlardan biri aşağıya inmeye karar vermişti.gardiyan kapıyı ardından çekti ve elindeki meşale ile merdiven aydınlandı. Darkı karşısında görmesiyle soluk alışı aynı anda kesilmişti.dark her ne kadar bir gardiyanı andırmasa da onun giysilerini alarak içeri girmeye karar verdi bu ona en azından 10 saniye kazandırırdı ve 10 saniyede neler yapabileceğini ondan daha iyi bilen biri yoktu.
Giyindikten sonra kendisine bir süre baktı bir strigoi olmasa gardiyan olurum diye düşündü.Kapıyı açtığında diğer gardiyanın arkası dönük bir şekilde pencereden baktığını gördü.Gardiyan dönüp ona bakmamıştı.Soluna baktığında ise bir başka gardiyanın ondaki farklılığı biraz olsun anlamış olduğunu fark etti ama gardiyan emin değildi. Emin olmak için Dark’ın gözlerinin içine baktı bu yapmaması gereken bir hataydı. Dark hedefine kilitlenmişti artık; ona diğerinin üzerine koşmasını ve pencereden atlamasını telepati yoluyla emretti. Bütün bunlar çok kısa bir sürede gerçekleşmişti artık içerisi güvenliydi, iki gardiyanda pencerenin altındaki dereyi boylamıştı.Şimdi önünde iki kapı vardı birisi çok daha eski püskü bir kapıydı belli ki buda bir zindana iniyordu. Dark diğer kapıya yöneldi çok temkinli ilerliyordu artık.Kapıyı yavaşça açtı. Gördüğü görüntü hiç hoşuna gitmemişti içeride strigoiler için özel olarak eğitilmiş gözleri olmayan gardiyanlar vardı. Bunlarla daha öncede karşılaşmıştı soluk aldığınızda bile sizi duyabilirlerdi ve aniden üstünüze saldırırlardı.Onlar için bir yabancıysanız kokunuzuda aynı ölçüde fark ederlerdi. Dark artık savaşması gerektiğini gardiyanın üzerine atladığını görünce anladı. Ani bir hareketle yukarı doğru sıçradı. Aviyeze tutunarak diğerinin üzerine çullandı, tam bir yumruk indiriyordu ki diğerinin kolunu tuttuğunu fark etti. Son gördüğünden bu yana çok daha iyi eğitilmişlerdi.Kolunu tutan gardiyan Darkı kendisine doğru çekti diziyle çenesine ölümcül bir darbe vurdu. Dark sersemledi ve yere yığıldı. İki gardiyanda yanına yaklaştı ve kollarından tutarak ayağa kaldırdılar.Dark onların iyi eğitimli ama hala aptal olduklarını görünce şaşırdı.Çok çevik bir hareketle ikisinide farklı köşelere savurdu.Birinin kemiklerinden gelen sesler odada çınladı, bundan çok zevk almıştı.Ancak hala iş bitmemişti, ikiside ayaga kalktılar biraz sarsemlemişlerdi ama hala çok tehlikeliydiler.Dark artık soluk almayıda bırakmıştı, düşmanları onu arıyorlardı.Tabi oda 3 kişi icin fazla buyuk sayılmazdı. Öncelikle solunda ki gardiyana saldırdı. Gardiyan kenara çekilerek Darka bir yumruk savurdu. Yumruğunda etkisiyle dark tekrar yere düşmüştü; gardiyanlar bu kez onu zindana paramparça goturmeye kararlıydı,masanın üstünde ki bıçagı alarak darkın koluna sapladı.Dark acı cekmiyordu ancak kolunu bir sure kullanamayacaktı.Kendini köşeye dogru attı.Silah kullanmayı sevmezdı ama başka çare yoktu,oda buldugu bir bıçagı var gucuyle gardiyanlardan birine salladı.Gardiyanlar ard arda duruyorlardı öndeki saga dogru atladı.Arkada ki ne oldugunu bi an sezemedı ve bıcak tam kafasına saplandı; o artık etkisizdi.Arkadaşının çıkardıgı acı sesle daha da sinirlenen gardiyan.Yanında bulunan masayı darka dogru fırlattı. Dark masanın altında kalmıstı, aldıgı yara dolayısıyla sol kolunu hıssetmıyordu. Sag koluyla masayı kaldırmaya calıştı.Masa cok kolay bir sekilde ustunden adeta aktı.Ama masayı kaldıran gardiyandı.Şimdi tekrar darkı kaldırdı yaralı kolunu sıktı dıger eliyle darkın suratına bir yumruk attı.Bu yumruk darkıda sinirlendirmişti artık. Oda var gücüyle gardiyanı yumruklamaya başladı. Durdugu anda gardiyanın suratının darmadagın oldugunu farketti.Kücüklügünden bu yana buldugu tüm yaratıklara yaptıgı gibi onunda kafasını bedeninden ayırdı. Dövüş esnasında ne kadar ses çıkarmıştı;artıık fazla zamanı yoktu.Pecnereden atlayıp kaçmalıydı. Kapı açıldığı anda yüzlerce yıl geriye gitti. Bu yüzü tanıyordu. Evet oydu; bu Elijahtı. Ne şekilde yakalandığını şimdi anlamıştı o kötülükler tanrısıydı ve şimdi kendisi için buradaydı. Son çare olarak kendisini pencereden aşağıya bıraktı. Uzaklaştığında geriye döndü ve pencerede Elijahla göz göze geldi. Onu etkisi altına alamayacağını biliyordu.Elijahsa keşfettiği gücün ne denli önemli olduğunu görünce gururla gülümsedi. Darka patronun kim olduğu göstermek için onu çok uzakta olmasına rağmen diz çöktürdü ve arkasını dönerek gitti.
Dark Elijah’ın kendisi için burada olduğunu biliyordu onu bulucaktı ama görüştüklerinde ona bu sefer diz çöktürüceğine dair kendisine söz verdi. Ayağa kalktı ve sahip olduğu imparatorluğa Korku İmparatorluğuna geri döndü.