Melinda gözlerini acıyla açtı. Nerede ve kim olduğunu bilmiyordu. Etrafına baktığında karanlık bir odada, bir yatağın üzerinde olduğunu fark etti. Burada ne aradığını düşünmeye başladı. Birden kardeşlerini ve yavaş yavaş olan olayları hatırlamaya başladı. Annesi birkaç gün nce evden çıkmıştı ve bir daha geri gelmemişti. Melinda üzüntüyle iç çekti. Annesini özlemişti ama şimdi bunları düşünmenin sırası değildi. Neden ve nasıl buraya geldiğini bilmiyordu. Önce bunları hatırlaması lazımdı. Gözlerini yumdu. Aklına evde kardeşlerini bırakıp alışveriş yapmaya gittiği geldi. Ardından yavaş yavaş olayları da hatırlamaya başladı. Alışverişe giderken adını bilmediği, tanımadığı bir adam ona çarpmıştı ve Melinda yere düşmüştü. Tam yerden kalkmaya çalışırken birden bire etraf kararmıştı ve şimdi bu odadaydı. Bunları düşünürken dışarıdan sesler gelmeye başladı. Konuşanların kim olduğunu bilmiyordu. Sesleri dinlemeye başladı. ‘Bu kızın ne suçu vardı da onu değiştirdiniz’ ‘Suçu filan yok! Ama oldu bir kere. Jared kendini tutamamış ve sonuç bu Onu öldürüyordu son anda durdurabildim. Daha ne istiyorsun.’ dedi.
Melinda gözlerini tereddütle açtı.Duyduğundan hiçbir şey anlamamıştı. Değişmek mi? Ölmek mi? Son anda durdurmak mı? Bunların ne anlama geldiğini anlamaya çalışıyordu ama anlamıyordu. Neyi son anda durdurmuşlardı ki? Diye düşündü. Sonradan yavaş yavaş anlamaya başladı. ‘Beni öldürüyordu ama o son anda durdurdu’ diye fısıldadı.. Fakat ona saçma gelen ‘neden beni öldürmek istiyorlardı ki? Onlara ne yaptım’ diye düşündü ama ne yaptığını bir türlü anlayamamıştı. Onları tanımıyordu bile. Zaten tanımakta istemiyordu. Tek istediği bu odadan çıkıp kardeşlerinin yanında olmaktı. Yataktan doğruldu ve yavaşça ayağa kalktı. Sanki yere bassa kırılacakmış gibi hissediyordu. Ayağı kalktığında kendini çok dinç hissetti. Odayı incelemeye başladı. Odada hiç pencere yoktu.Bir yatak, bir dolap, bir de gece lambası vardı.Gece lambasının olduğu yere doğru gitti ve lambayı yaktı.Lambanın yanmasıyla daha iyi görmeyi beklerken hiçbir değişiklik olmamıştı. Gözleri karanlıkta nasıl bu kadar iyi görüyordu şaşırmış ve anlamamıştı. Etrafa bakınırken dolabın üzerindeki aynayı fark etti. Kendini merak ediyordu. Bu merakını geçirebilmek için aynaya yöneldi. Aynanın karşısına ilk geçtiğinde bakmaya tereddüt etse de kendini incelemeye başladı. Normalde beyaz olan teni daha da açılmıştı. Saçlarının sarı rengi daha belirgin ve güzeldi. Gözlerine bakınca büyük bir şok yaşadı. Yemyeşil olan gözleri kırmızıya dönmüştü. Kendini bu haliyle daha güzel, daha çekici bulmuştu ama gözlerinin yeşilden kırmızıya dönmesine anlam veremedi ve aklında bir sürü soru oluştu. Zaten aklı çok karışıktı bi de bunlar üztüne eklenince içinden çıkılamaz bir hal alıyordu.
Tam bunları düşünürken kapı açıldı ve içeriye iki erkek girdi. Kapının açılmasıyla Melinda bir adım geri gitti. İçeriye giren çocukları incelemeye başladı. İlk giren siyah saçlı, kendisi gibi soluk bir ten rengine sahip, altın sarısı renginde gözleri olan bir çocuktu. 20 yaşlarında gösteriyordu. Arkasından girenin ise saçları koyu kahverengi, teni yine kendisi gibi soluk ve kendisi gibi kırmızı gözlüydü.
Odaya ilk giren çocuk konuşmaya başladı. ‘Merhaba ben Lucas. Biliyorum bize sormak istediğim çok soru var ama önce sakin ol’ dedi ve yanında duranı işaret ederek ‘ Bu da Alex. Şimdi bize istediğin soruyu sor cevaplayalım. Ama lütfen sorularını tek tek sor.’ dedi. Melinda derin bir nefes aldı ve ne soracağını düşündü. Aklında o kadar çok soru vardı ki ne soracağını şaşırıyordu ama daha önemlisi Lucas’ı ilk gördüğünde ondan etkilenmişti ve ne soracağını unutmuştu. Tekrar derin bir nefes alarak konuşmaya başladı. ‘Sormak istediğim, kafamı karıştıran çok soru var ama önce ben neden buradayım ve bendeki değişimin sebebi ne’ dedi.
Lucas ne söyleyeceğini düşünüyordu. Nasıl anlatabilirdi ki vampir olduğunu. Hem de Jared’in kendini kaybetmesi ve az kalsın öleceğini ama son anda yetişip onu durdurduklarını. Kafasını iki yana sallayıp aklında ki düşünceleri uzaklaştırmaya çalıştı. Gerekmese de derin bir nefes aldı ve konuşmaya başladı. ‘ Mmm… şey... nasıl söyleyebilirim bilmiyorum. İnanır mısın inanmaz mısın onu da bilmiyorum ama sana her şeyi söyleyeceğim. Sen vampir oldun ve bu yüzden görünümünde ve bazı özelliklerinde değişim oldu ama…’ Lucas tam konuşurken Melinda sözünü kesti ve ‘ Ne vampir mi oldum? Saçmalama, vampir diye bir şey yoktur !’ dedi alaycı ve bir o kadar da şaşkın bir tavırla. Lucas Melinda’yı nasıl inandıracağını düşündü. Dışarı çıksa kanın kokusunu alsa anlardı ama bunu yapamazdı. Hem insanlara zarar geldin istemiyordu hem de Melinda’nın kendisini kaybetmesini istemiyordu. Başka bir yol düşündü ama ne kadar düşünse de kanıtlamak için bir yol bulamadı. Lucas aklından geçenleri söylemeye karar verdi. ‘Bak seni inandırmam için dışarı çıkartmam ve senin kanın kokusunu alman gerekir. Böylece kolaylıkla anlarsın kana karşı olan hislerini ama ben senin kendini kaybetmeden önce tercihini yapmanı istiyorum’ dedi.
Melinda kendindeki değişiklikleri düşündü. Normalde bunların olmayacağını kendiside çok iyi biliyordu ve artık her şeye inanabileceğine karar verdi. Bunları düşünürken içinden gelen onu yakan bir hissin olduğunu fark etti ama bunun tam olarak ne olduğunu anlamadı. Aklına Lucas’ın söylediği kelimeler geldi ve birden duraksadı. Lucas tercih etmek demişti ama neyi tercih edeceğini söylememişti. Merakına yenilip ‘Tercih etmek derken neyi kastediyorsun anlamadım.’ dedi. Lucas vampir oluşunu bütün olayları tek tek Melinda’ya anlattı ve Mlinda duyduklarına inanamamıştı. Sonunda Lucas ‘İşte benim gözlerim insan kanı değil de hayvan kanı içtiğim için sarı, ama insan kanı içenlerinde gözleri kırmızı. Şimdi sen karar ver. Ben insanları öldürmek istemediğim için hayvan kanı içiyorum. Peki sen ne yapacaksın' dedi. Melinda bunun üzerine çok düşündü. O da insanlara zarar vermek istemiyordu ama kanın kokusunu duyduğun da ne kadar zorlanacağını biliyordu. Yine de insanlara zarar vermemeye karar verdi ve ‘Ben de senin gibi insanlara zarar vermek istemiyorum. Bu yüzden hayvan kanını tercih ediyorum ama ilk başlarda bana yardımcı olman gerekicek. Biliyorsun kardeşlerimin yanına gidemem ve gidebileceğim kimse yok’ dedi.
Lucas da başını evet anlamında sallayarak ‘Tabiki de istediğin kadar benim yanımda kalabilirsin. Ben sana yardım ederim’ dedi ve birlikte hayvan avlamak, Melinda’nın susuzluğunu geçirmek için ormana doğru ilerlediler..