Sonun başlangıcı.
Hayatım sona ermişti artık.Her şeyimi kaybetmiştim.Yanlızdım artık.Onu kaybetmiştim.Çaresiz ve bitap düşmüştüm.Bunun farkındaydı herkes.Artık bir ölüden farkım yoktu.Yemek yemiyor,konuşmuyor ve pencerenin önünden
kalkmıyordum.Belki gelir diye.Ama o gelmiyordu.Bekliyordum.Bir an bile o pencerenin önünden ayrılmadan bekliyordum.Beni bir an bile yalnız bırakmıyacağını biliyordum.İçimdeki umut ışığı sönmüyordu.Sönmeyecekti de. Ben onu kaybedemezdim. Onsuz yaşayamazken onun yokluğuna nasıl dayanırdım. O benim şu dünyada sahip olduğum tek varlıktı. Çevremdeki insanlar artık bana umutsuz gözüyle bakıyordu. Bunu fark ediyordum. Benden artık uzaklaşmaya başlamışlardı.
2 gün önce
Herşey bugün başlamıştı.O gün sabah evden erken çıkmıştım. İçimdeki ses Bir şey olacağının habercisiydi sanki. Ama bunu kimseye belli
etmemiştim. Belki de bu yüzden herşeyin sorumlusu bendim. Elimden bir şey gelmemişti. Gelememişti. Hava o gün aşırı derecede kasvetliydi. Sanki kara bulutlar sadece benim üstümdeydi. Sadece benim ailemin üstündeydi. Korkuyordum ama belli edemiyordum. Belki de sadece bir histi. Gelip geçici olduğunu düşünmüştüm.Havanın iç karartan kasveti yetmezmiş gibi bir yandan da yağmur yağıyordu. Kesilmeyecekcesine daha da hızlaranara yağıyordu.Bitmeyekti bugün sanki. Sanki sonsuza kadar bugünü yaşayacaktım.
Gece yarısına doğruydu sanırım. Tam olarak hatırlayamıyorum. Pencerenin önünde oturmuş onu bekliyordum. Saatin epey bir geç olamasına rağmen gelmemişti.Telaşlanıyordum. Ateşim yükseliyordu sanki. Berbat bir günün ardından onun eve daha gelmemiş olması içimdeki korkuyu daha da
körüklüyordu. Kapının çalmasıyla irkildim. Onun arabasını görmemiştim. Hem o gelse gelmeden önce arardı. Ama bu sefer arayan olmamıştı. Korktum.Koşar adımlarla kapıyı açmaya gittim. Kapının yanına gittiğimde kapının hemen yanında duran aynaya baktım.Biraz solgun görünüyordum ama olsun. O beni her halimle sevmişti. Kapıyı büyük bir sevinçle açtım.
Karşımda gördüğüm benim aşkım değildi.Başka biriydi. İçimi garip bir his kaplamaya başlamıştı. Ne oluyordu benim sevgilim neredeydi.
Karşımda iki tane üniformalı adam duruyordu. Adamlar ciddi bir surat ifadesi içindeydiler. Bu beni daha da korkutmuştu. Neler oluyordu. Adamlardan biri daha fazla beklemeden hemen konuşmaya başladı.
-'Merhaba bayan.Acaba siz Bay Clark'ın eşi misiniz?'dedi. Ne tepki vereceğimi şaşırmıştım.Ne demeliydim acaba.
-'Evet benim. Ne oldu acaba. Kocam nerede?'
-'Bayan çok üzgünüm ama size söylememiz gereken Bir şey var.' Adamlar konuştukça ben heyecanlanıyordum. İçimdeki korku büyüyordu. İçime sığmayacak bir hal alıyordu.
-'Ne söyleyeceksiniz. Burada tam olarak neler dönüyor anlamış değilim.' Adamlardan iri yarı olan söze atladı hemen.
-'Sizden metanetinizi korumanızı istiyorum.Eşiniz bir trafik kazası geçirdi.Ve maalesef hayatını kaybetti.' Adamın söylediklerini tam olarak
kavrayamamıştım.Benim kocam ölmüş olamazdı. Bu mümkün değildi. Böyle bir şey olamazdı. Gerçek değildi bu. Sadece gördüğüm bir rüyaydı.Birazdan uyanacaktım ve bitecekti. Gene normal yaşantıma dönecektim.
Ama olmadı. Gözlerimi hızlı bir şekilde kapatım açtım. Karşımda duran adamlar gerçekti. Ama söyledikleri gerçek olamazdı. Adamlar birşeyler
konuşuyordu. Bana bir şey demeye çalışıyordular. Ama duyamıyordum. Sadece beynimde uğuldayan sesler vardı. Herşey kararmaya başlamıştı. Göremiyordum artık. Gözlerime bir perde inmişcesine ayakta durmaya çalışıyordum. Daha fazla dayanamadım.
Gözlerimi açtığımda bir hastane odasındaydım. Çevremde tanıdığım herkes toplanmış bana bakıyordu. Gerçekten günün bu kadar kötü olacağını
tahmin etmemiştim. Hayatımın bittiği gün olduğunu düşünüyordum.Ama bir şekilde dayanmalıydım. Onun için dayanmalıydım.
2 gün sonra.
Herşeyin koca bir yalan olmasını beklerken pencerenin önünde oturuyordum. Onun için dayanıyordum. İçimdeydi ve ondan vazgeçmeyecektim. Zaten vazgeçemezdim de. O bana sevdiğim adamdan kalan tek şeydi. Her zaman isteyip de sahip olamadığımız varlıktı. Keşke diyordum keşke daha erken olsaydı. Keşke o da varlığını
hissedebilseydi. Ama belki de hissediyordu. Gökyüzünde diğer meleklerin arasındaydı. Öyle olduğuna eminim. O ancak bir melek olabilirdi. Onun kadar iyi onun kadar muhteşem biri ancak bir melek olabilirdi.
Kafamı kaldırıp odanın içine bakmıştım. Herşey aynıydı. Ama bana değişmiş geliyordu. Sanki başka bir yerdeydim. Ama aslında değildim.
Karşımda duran kanape onunla uyuduğumuz kanepeydi. Yanında duran şöminede romantik geceler geçirmiştik. Şaraplarımızı yavaş yavaş yudumlarken gözlerimizi birbirimizden ayıramıyorduk. Odanın rengini birlikte seçmiştik. Aslında o fildişi istiyordu. Ben ise lila. Bana kıyamamıştı. Rengi lila yapmıştı. Ama onun da istediğini biliyordum. Zevklerimiz her zaman aynı olmuştu. Zaman zaman çakışmıştı ama her zaman bir anlaşmaya varmıştık.
Elveda
Tekrardan dışarıda yağan yağmuru seyretmeye başlamıştım ki. Feci bir şekilde ağrı girmişti. Yapabildiğim teş şey bağırmaktı.
-' Aaaa...' Bağırmamadan çok geçmemişti ki odaya herkes doluşmuştu.
-'Yardım edin.'Diyebiliyordum sadece.Bağırıyordum. Avazım çıktıkça
bağırıyordum.Abim beni bir hışımla kucağına aldı.Hızlı adımlarla beni sarsmadan götürüyordu.Önümü göremiyordum.Sadece şiddetli sancıları hissediyordum. Sanki içimde patlamaya hazır bir bomba vardı. Beni deli edecekcekçesine dışarıya çıkmak istiyordu.
Aradan belki 10 dakika geçmişti ki kendimi bir sedyenin üstünde bulmuştum. Buraya nasıl geldim hiçbir fikrim yoktu. Zaten içinde bulunduğum durum bunun tek açıklamasıydı. Kokuyordum. Ama garip bir korkuydu. Sevinçle karışık bir duyguydu. Çevremdeki herkes koşuşturup duruyordu.
Bir yandan hemşireler bir yanda doktorlar çevremde toplanmıştı.Beni büyük bir kapının içinden geçirdiler. Bağırıyordum.Soluğum kesilene kadar bağırıyordum. Sancılar daha da sıklaşmıştı.
Bir saunadaymış gibi ter içinde kalmıştım. Konuşamıyordum. Sadece iniltilar ve bağırışmalar çıkıyordu dudaklarımdan.
Mutluluk bu olsa gerekti.Karşımda dünyada eşi benzeri olmayan bir güzellik duruyordu. Bu şimdi bana mı aitti. Olamazdı. Ben bu kadar güzel bir varlığa sahip olamazdım. Ağlıyordu. O ağladıkça ben de ağlıyordu. Gözyaşlarım istemsiz bir şekilde yanaklarımdan aşağıya boşalıyordu. Ona sarılmak doya doya sarılmak ve hiçbir zaman bırakmamak istiyordum. Hemşireler yanıma getirdiler ve kucağıma bıraktılar. Çok küçüktü. Minicikti. Her an kırılmaya hazırdı sanki. Ardından düşle karışık bir şey gördüm. Aşkım,bircik sevgilim karşımdaydı.
-'Seni bekliyorum bitanem.Hadi gel.'
-'Ama olmaz bitanem.Gelemem ona kim bakacak.Ben onsuz yapamam.'
-'Gel bebeğim.O burada daha güvende olacak.'
İstemsiz bir şekilde onun yanında gitmek istiyordum.Ondan ayrılmak bana çok zor gelmişti. Ona kavuşmak istiyordum. Sonsuza kadar onun yanında olmak istiyordum.Son bir kez bebeğimin kokusunu içime çektim.
Derin derin içime çektim. Artık onu göremeyecektim.
-'Geliyorum aşkım.Beni bekle.' dedim.
Her şey artık son bulmuştu. Öldüğümün farkındaydım.Ama onu iki tane meleğin koruyacağından hiç şüpem yoktu.