''Sonunda bitiyordu yanlızlığım korkularım bugün son buluyordu. Sessiz çığlıklarımı artık duyurmak zorunda değildim. Artık sadece ve sadece ben vardım. Benden başlası önemli değildi. Uçurumun kenarına bu denli yakınken kendimden başkasını düşünmediğim için özür dilerim.'' dedi Mia.
Kendini o kadar yalnız o kadar çaresiz hissetmemişti. Onca yıldır yaşadığı yalnızlık son bulsun diye çok çabaşamıştı. Ama bir türlü becerememişti.
Tam kenara yaklaştığında arkasından bir ses
''Dur'' dedi.
''Dur sakın böyle bir şey yapma hayat senin sandığın kadarda değersiz değil.''
Sesin kime ait olduğunu bilmiyordu. Sadece nerden çıktı şimdi bu diye düşünüyordu.
''Sen nereden bileceksin benim ne halde olduğumu sen nasıl anlayacaksın benim içimde bulumduğum durumu. Hiç zannetmiyorum böyle bir şeyi anlayacağını.''
Sesi o kadar çok çıkmıştı ki kendi bile şaşırmıştı.
'' Tamam belki bilemem ama senin şuan düşündüklerinin aynısını ben de çok düşündüm fakat beceremedim. Sonunda kaybeden hep ben oldum.''
Arkasında bunları söyleyen adamı merak etmişti kendini onu o kadar yakın hissetmişti ki sanki bütün ömrünü onunla geçirmişti.
'' Senin durumunun benimkiyle aynı olmadağı kesin. Benim gibi iğrenç bir insan olamazsın. Bunca yıldır bu acıyı sadece ve sadece ben çekiyorum.'' Evet asıl doğru olan da buydu. Acıların en dayanılmazı en gaddarcası buydu. '' Neden peki neden sadece sen çekiyorsun neden paylaşmıyorsun biriyle. Neden sadece kendine ızdırap çektiriyorsun.''
Söylemesi başkaları için kolaydı. Nereden bileceklerdi ki.
'' Böyle birşeyi kimseye anlatamam. Anlatsam bile inanmazlar. Benden korkup kaçacakları aşikar. Sen bile anlayamazsın.'' dedi.
'' Neden anlatmayı denemiyorsun belki anlayabilirim. Belki senin sandığın kadar zor değildir.''
İnanamıyordu böyle bir şeyi nasıl düşünüyordu. En sonunda daha fazla dayanamadı ve patladı.
'' Benim çektiğim acıları kimsenin çekmesini istemem. Yüzyıllardır ben bu acıyla yaşıyorum. Ben doğduğumdan beri böyleyim. Hem kana susadım. Hep avlanmak istedim. İnsanları öldürdüm. Bütün sevdiklerim benden kaçtı. Sevdiğim herkesi kaybettim. Buna yaşamak deniyorsa ben böyle yaşamak istemiyorum.''
Adam söylenilenler karşısında şok olmuştu. Ne diyeceğini bilemedi sadece şaşkınlığı yüzünden belli oluyordu.
'' Nasıl yani sen nesin?''
Kız artık sonuna geldiği için hiçbirşeyin saklanması gerektiğini düşünmüyordu. '' Ben uyumam. Ben ölmem. Ben ölümsüzüm. Ben bir vampirim.''
Söylenilenler karşında şok olmuştu.
'' Benimle dalga geçmen hiç hoş değil. Böyle bir durumda iken bunları söylemen çok saçma. ''
''Ben sana söylemiştim bana inanmayacağını ama inanmamakta da haklısın sen de.''
'' Sen gerçekten de ciddi misin? Söylediklerinin ne anlama geldiğini biliyorsun dimi. Böyle şeyler sadece ve sadece efsanelerde olur. Bunun gerçek olma ihtimali yok olamaz.''
Kız kendini denizin ferahlığına bırakmak istiyordu. Her ne olursa olsun denizin mis gibi kokusunu içine çekerken böyle bir konuşmanın olması onu huzursuzlandırmıştı. Etrafı alabildiğince dağlarla ve denizle çevrili idi. Sadece ve sadece yeşilin kahveye çalan dağlar vardı. Sessizlik sadece sessizlik vardı.
''Artık efsanelere inanma vaktin geldi. Artık neler olduğunu biliyorsun. Beni daha fazla rahatsız etme de işimi halledeyim. Son dakikalarımı seninle geçirmek istediğimden pek emin değilim. Artık beni rahat bırakır mısın?''
Adam şaşırmış gözlerle bakıyordu. Herhalde böyle bir tepki beklemiyodu.
'' Sen şaşırdın herhalde seni burada ölümü mi terketmemi bekliyorsun inanamıyorum artık. ''
Kız denizi bir adım daha yaklaşmıştı.
Adama son bir kez baktı ve kendini bıraktı. Adam ise arkasından sadece ve sadece baktı. Hiçbirşey yapamadı.Ölmüş müydü acaba?