Saat 7.30'da saatimin berbat alarmıyla uyandım. Lise okumaya başlayalı 1 sene olmuştu.
Ama hala ilk liseye başlayışım gibi çok heycanlıydım.
Duştan çıktıktan sonra telefonum çaldı. Arayan Daphne'ydi.
"Alo? Uyandırma servisi."
"Ah, Daphne..."
"Ben mi uyandırdım Zoey?"
"Hayır tatlım."
"Tamam. Okulda Görüşürüz. Hoşça kal."
Hemen kot pantolunumu ve siyah t-shirtümü giydim. Saçlarımı kurulayıp
çantamı aldım. Etrafta kimse yoktu... Anlaşılan annem bugün erken
çıkmıştı. Bir şeyler atıştırıp evden çıktım.
Okula adımımı atar atmaz Daphne'nin sıcacık kollarını boynumda hissettim. Sonra kendimi
erkek arkadaşım Thomas'ın güçlü kollarında buldum.
Geometri sınıfına giderken Daphne,
"Sana özel bir şey söylemeliyim" dedi.
"Ne oldu?"
Daphne bir süre arkasına baktı.. Sonra bana biraz daha yaklaştı.
"Zoey.. Ben bir vampirim ."
Ben olayları anlamaya çalışırken bir anda yanımızda üç tane, siyah giyinmiş ve bembeyaz ten rengine sahip adamlar belirdi.
"Sen! Ailen sana bu sırrımızı hiç bir insana söylememen gerektiğini söylemedi mi ha!" diye bağırdı Daphne'ye.
Daphne, bugüne kadar hiç görmediğim bir
yüz ifadesine sahipti. Korku, nefret, çaresizlik, endişe... Sanki hepsi
Daphne'nin gözlerinden akan yaşlarla bütünleşmiş gibiydi... En sonunda
titrek bir sesle
"Hayır..." diyebildi. O sırada Daphne'ye bağıran adam "O
zaman bu sadece ailenin suçu. Sırrımızı bir insana söyledin. Ne olursa
olsun o da bir vampir olmalı. Ya da ölmeli... Seçim senin.." dedi. Daphne bana baktı.
" Zoey, ben... Çok üzgünüm. Ama yapabileceğim başka bir şey yok. Sende bizim gibi olmalısın. Ölmene izin veremem. "
"Daphne.. Bu olmak zorunda mı? Yani ben, yemin ederim ki sırrınızı kimseye söylemem. Emin olun" diyebildim sonunda.
"Üzgünüm,
Zoey Wilson. Fakat bizim dışımızda da vampirler var. Eğer bu ayrıcalığı
sana gösterirsek, herkes ayaklanır. Çünkü emin ol, o vampirlerde
sırlarını insan dostlarına söylemek isteyecektir. Vampir olacaksın.
Hemde hemen." demesiyle beraber kendimi başka bir yerde buldum. Karanlık bir yerdi. Odanın duvarında büyük bir ayna asılıydı. Kenarlarının altından olduğu çok belliydi."Hazır mısın?" diye sordu bana. O an gözlerim Daphne'ye takıldı. Oturduğu koltukta sadece yere bakıyordu. Yüzünde hiç bir tepki yoktu.. Sessizce ağlıyordu. Göz yaşları şık, kırmızı elbisesinin önünü ıslatmıştı."Evet." dedim. Ve üç vampirin lideri, yanıma yaklaştı ve keskin dişlerini boynuma geçirdi..