Hüzünle yere bakıyordum. Ve hızla ayaklandığını farkettim. Gözlerim yaşarmıştı ancak tam elimle silecekken bana doğru geldiğini farkettim. Merakla onu izlemeye başladım. Ve kucağıma oturup bana sıkı sıkı sarıldı. Ne olduğunu anlayamadım. Şaşkın şaşkın etrafıma bakıyordum. İnsanlar bize bakıyor ve kendi aralarında bir şeyler konuşuyorlardı. Sona bize küçümseyen bir bakış atıp kendi aralarında konuşmaya devam ediyorlardı. Ancak umursamadım. Çünkü kucağımda bir melek oturuyordu. Ve kalbim o kadar hızlanmıştı ki sanki yıllardır hiç atmamış gibi heyecan vericiydi. Uzun bir süre kendi halimdeydim. Ne bir dostum vardı ne de sevdiğim biri. Ailemin ölümü ile de iyice yalnızlığa sürüklenmiştim. Ancak buraya meleğimin yanına döndüğümde sanki eski ben oluyordum yine. Onunlayken yaşama sevincim artıyordu. Daha pozitifleşiyordum. Ve bunları düşünürken bana sıkı sıkı sarılmasının verdiği mutlulukla içim içime sığmıyordu. Ancak aklım halen ailemde olduğu için içimdeki mutluluğu dışıma yansıtamıyordum. Gözümden yaş geldiğini hissettim. Ve Luthièn konuşmaya başladı. "Her şey geçti. Artık beraberiz. Yalnız değiliz. Her şey çok daha iyi olacak. İnan bana kısa bir süre sonra çok daha iyi olacaksın." dedi sırtımı sıvazlayarak. Bundan emindim zaten. Onunlayken hiçbir şey kötü olmazdı ki zaten. O kırılgan bedenine dikkatlice sarıldım ve onu aşağıya çektim. Şimdi kundaktaki bir bebek gibi görünüyordu. Gözyaşlarımı sildim ve bedenini kendime iyice yaklaştırıp; "Sana inanıyorum." dedim ve yanağını okşamaya başladım. Onu öpmemek için kendimi zor tutuyordum. En yakın arkadaşıma karşı hissettiğim bu garip duygulara henüz alışamadım. Hafif bir teessümle onu izlemeye başladım. Bir yandan saçını okşuyor, diğer yandan da kucağımda uzanmış olan bedenini sıkıca tutup kendime doğru iyice yaklaştırıyordum.