" Avada Kedavra. " Siyah, beyaz beneklerle dolu asadan çıkan yeşil ışık karşıdaki yaşlı ihtiyar Muggle'ın tam kalbine isabet etmiş ve ihtiyar üç, dört metre geriye doğru düşmüştü. Lord yavaşca elini siyah başlığa götürüp onu çıkartmıştı. Etrafta kimse yoktu ve artık görünebilirdi. Kahverengimsi saçlar ruhuyla eşleşmiş gibi siyah paltosunun altından gölge çıkartmıştı. İhtiyar adamın cesedinin yanına gelip durmuştu. Beyaz saçlar ve siyah sakal. Böyle bir durum görmemişti. Ama şu anda cehenneme gittiğinden emin olabilirdi. Asayı tekrar ihtiyara doğrulttuğunda asadan çıkan ışık hüzmesi cesede çarpmıştı. Ceset ortadan kaybolurken Flavio geriye doğru adımlarını atarken gölün kenarındaki küçük kayanın üstünde durmuştu. Beyni kendisine artık güç sağlamıyor ve onu delirtiyor gibiydi. Bunun sebebi her neyse garanti bir evrimleştirme amaçlıydı. Gözleri bir anda gitmiş, Flavio ortadan kaybolmuştu.
Karanlık biran için geçtiğinde kulaklarına su sesi gelmeye başlamıştı. Tamamıyla camdan, hiçbir büyü geçirmez karargahın içine girebilmişti. Karargaha sadece ölüm yiyen dövmesiyle girebilirler ve yanlarında hiç kimse getiremezlerdi. Tam olarak altmış metre derinliklerdeki bu kulübe büyük bir kayaya saplı bir biçimde duruyordu. Yedi, sekiz tane oda, bir büyük salon, bir mutfak ve birde tuvalet vardı. Her şeyiyle koruyucu tılsımların olduğu kulübe sadece deniz halkı tarafından görülebilirdi. Bir kez daha adımlarını atmaya başlamış olan Flavio duraksamıştı. Gözlerini kulübenin soluna doğrulttuğunda balıklar ve diğer canlılar cansız bir şekilde yere gömülüyordu. Sol tarafın dibine iyice girmiş bir şekilde suyun dibinde bir çok ceset olduğu gözlerine çarpmış ve biranda başı deliler gibi ağrımaya başlamıştı. Kafasını iki eliyle sımsıkı tutuyor, neler olduğunu anlamaya çalışıyordu. Böyle büyük acı bir lanetle bile olamazdı. Kendini kontrol edemiyor, kaybediyordu.
Başının ağrısı hafifleyince direk olarak salona yönelmişti. Salona doğru ilerlerken boş kulübenin tam geçtiği yerin sağındaki odadan bir hapşırma sesi duyulmuştu. Gözlerini odaya doğru atarken, bir sürü eski eşyanın bulunduğu dağınık odadan böyle bir ses duymuş olmasını umursamamıştı. Arkaya doğru döndüğü an bir ses daha duyulmuştu. Tekrar odanın içine baktığında sesin geldiği noktayı gözlerine vurdurmuştu. Uzun ve dar kutudan geliyordu. Yavaşca kutuya doğru hareket etmişti. Kutunun bir kısmı yırtık bir şekilde açılmasıyla içinde uzun bir tablo görünüyordu. Tablonun yüzü tozluydu. Elleriyle tozu silerken yeşillikler arasında bir adam belirmişti. " Evlat çok kötü şeyler oluyor. " Ne dediğine anlam verememiş bir şekilde ona doğru bakan Flavio gözlerini kızartmıştı. Başı hafiften hafiften ağrımaya başlasada adamın meraklı meraklı anlatışlarını dinliyoru.
" Sende fark ettin biliyorum. Sebepsiz yere canlı ölümleri gerçekleşiyor. "
" Evet, ben yokken bir arama veya bazı öküz insanların yaptığı bir katliam gibi bir şey olmuş. "
" Hayır evlat. Bu sadece burada olan bir şey değil. Kulağıma gelen haberlere göre Hogwarts sınırları içerisindeki ormandada bir takım canlı ölümleri gerçekleşmiş. Sebepsiz yere olan bu ölümler tesadüf olamaz. "
" Hogwarts mı ? Emin misin ? "
" Hiç bir zaman bu kadar emin olmamıştım. Burada yıllardır boş bir kutunun içinde ne yapıyorum sanıyorsun. Diğer yerlere gidip geliyorum. Ve kaynaklarım kesin ve net. "
" Kimin yaptığına dair bir sonuç varmı ? Belki o iyilik yanlısı budalaların bize karşı tuzağıdır. "
" Bir yalan olsaydı anlardım. Ama kesin bir sonuç yok. Her kim yaptıysa her iki tarafada bir göz dağı verdiği belli. "
Tablonun içindeki adamın söyledikleri Flavio'nun gözlerini biraz dağıtmıştı. Beyni biranda hızlı hızlı ağrımaya başlamış ve yerinden çıkacakmış gibi olmuştu. Her iki yana gidip gelen Flavio'nun önce gözleri kararmış, daha sonra arkaya doğru gitmişti.
" Evlat uyan. Evlat. " Sesler Flavio'nun yere yığılmış bedenini sanki hareket ettirir gibi uyarmıştı. Gözlerini yavaş yavaş açtığında tablodaki adamın ona doğru bağırdığını duymuştu. " Bu aralar bu çok oluyor. Ne olduğuna anlam veremiyorum. " Flavio yavaş yavaş ayağa doğru kalkıyor, Tabloyla beraber hareketleniyordu. Salona doğru ilerlerken adam ona tarihçesini anlatıyordu. Salondaki büyük siyah koltuğa tabloyu koyduğunda adamın anlatışları içinde bunalmış bir şekilde bağırdı. " Yeter artık, seni budala. Bu olanları soruşturacağım. Sende biraz daha kapalı kalsın iyi olacak. " Kulübede yankılanan sesten sonra tablonun üstüne örtülen siyah örtü adamın hapşırmasıyla zıplamıştı. Flavio kızgın bir şekilde bakarken siyah örtüyü alıp adamın üstüne sarmış ve ileri doğru sallamıştı. Camları buğulayacak kadar beter bir soğuk vardı. Artık bir şeyleri öğrenmesi ve bunların ardında ne olduğunu merak etmesi gerekirdi. Ellerini yavaşca bir birine sürttüğünde içinde sıcaklık hissetmiş bir şekilde hayal etmişti. Kulübeden çıkmayı ve gölün kıyısında olmayı, artık sadık dostlarının yanına gidip büyük bir arıştırma yapma zamanı gelmişti. Gözleri kapanmış bir şekilde karartıyla kendini bulmuştu.